2008 yılına ait bir ajanda ve bu ajandadan yola çıkarak paylaşacağımız, Türkiye’nin ilk kadın doğum uzmanı Pakize Tarzi‘nin yaşam hikâyesi.
Arşivi karıştırırken 2008 yılına ait kurumsal bir ajandaya denk geldik. İstanbul Nişantaşı’nda bulunan genel merkezi ve şehre yayılmış 10 şubesi ile faaliyet gösteren, sonrasında Nişantaşı Hospital tarafından satın alındığını öğrendiğimiz Dr. Pakize Tarzi Laboratuarları‘na ait bir ajanda bu. Mottosu “1949’dan bu yana sağlıktaki gelenek” olan kurumun kurucusu Pakize İ. Tarzi‘nin (1912-2004) adı hiç yabancı gelmiyor, ajandanın ilk sayfalarından biri de ona ayrılmış. Bu efemerayı bulmuşken, azim dolu bir yaşam öyküsünü de sizinle paylaşalım istedik.
İşgallerle savrulan çocukluk
Dr Pakize Tarzi, 1912 yılında babasının Ziraat Bankası Umum Müfettişi olarak görev yaptığı Halep kentinde dünyaya geliyor. (Birçok kaynakta Tarzi’nin doğum yılı 1910 olarak geçiyor ancak ajandada bu şekilde belirtilmiş.) Çocukluğunun önemli bir bölümü babasının bir sonraki görev yeri olan Şam‘da geçiyor. Diğer kardeşleri ile birlikte, eve gelen öğretmenlerden ve sürekli aile ile birlikte kalan Fransız mürebbiyeden aldıkları dersler ile yürütülen eğitim sistemi ve huzurlu ev ortamı İngilizlerin 1918’deki işgali ile darbe alıyor.
Şam’ın düşmesi nedeniyle aile ivedilikle hazırlanıp trenle Adana‘ya geliyor. Adana’da yeni bir düzen kurup günlük yaşamın sıradan ama gerekli uğraşlarına ve düzenli eğitim programına dönmüşken Mondoros Mütarekesi’nin Ahmet İzzet Paşa ve kabinesi tarafından imzalanması herşeyi değiştiriyor. Aile, Fransızların Adana’ya girmesi ile bu sefer Konya‘ya taşınıyor.
Konya’da, zor yaşam ve iklim koşullarına ayak uydurmak zaman alıyor fakat gene de eğitim programlarında bir aksama olmuyor. Pakize Hanım, burada, Fransız (Kız) Sörler Okulu‘ndan orta okul diplomasını alıyor. Bu sırada babasının Anadolu’nun farklı yerlerindeki görevleri devam ediyor. Evin büyüğü konumundaki amcasının Konya Merkez Komutanı olması sayesinde Mustafa Kemal’in başlattığı Kurtuluş Savaşı hareketiyle ilgili en son gelişmeleri anında öğreniyorlar. Ancak evde bir Kuva-yı Milliyeci’nin varlığı ailenin yaşamını zorlaştırıyor. Delibaş İsyanı sırasında, evde silah sakladıkları gerekçesi ile isyancıların saldırısına uğruyorlar. Kapıyı kırıp eve zorla giren isyanciların darbeleri ile yaralanan ablası tüm uğraşlara rağmen kurtarılamıyor, amcası ise esir düşüyor. İsyan, Demirci Mehmet Efe’nin Isparta’ya girişi ile bastırılana kadar çok zor günler geçiriyolar, hâtta olup bitenlerden habersiz eve dönen babasının bir gecede saçları ağarıyor. Yaşanan bunca zorluklara ve acılara rağmen ayakta kalmayı, eğitim düzenini sürdürmeyi, aile bütünlüğünü korumayı başarıyorlar. Ancak Konya dönemi sona erip yeni bir kent, Bursa‘ya doğru yola çıkılıyor.
Tek yol doktorluk
Pakize Hanım, Bursa’ya yerleşmelerinden kısa bir süre sonra Bursa Amerikan Kız Koleji‘ne yatılı olarak veriliyor. Burada öğretmenleri ile çok iyi anlaşan, başarılı bir öğrenci ve sporcu olarak öne çıkıyor. Doktor olma arzusu daha o yıllarda yoğunlaşmaya başlıyor. Bakaloryasını elde ettiğinde ise kesin kararını vererek “doktor olmak” istiyor, anne ve babasının doktorluğun onu yıpratacağı yönündeki uyarılarını dikkate almıyor. Okulu bitirdiğinde üniversiteye alınabilmesi için gerekli yaştan küçük olduğu için mahkeme kararı ile yaşı büyütülüyor.
Aile bu sefer de İstanbul’a taşınıyor. Bursa kuşkusuz, Pakize Hanım ve ailesi için çok önemli günlere sahne oluyor. Türk ulusunun özgürlük yolundaki çabalarının sonucunu alması ve kendi kendini yönetme hakkını etmesiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş kutlamaları Bursa’da da diğer kentlerde olduğu gibi coşku ile yaşanıyor. Aile, Çekirge‘deki evinde bir davet düzenleyerek bu coşkuya katılıyor. Ailenin İstanbul’a gelişi, artık bir kentte yerleşme arzularını da kesinleştiriyor. Pakize Hanım’ın yoğun teorik ve pratik ders programı sırasında kendi evinde yaşaması da doğru bir seçim olarak görünüyor. Gerçekten de Şişli’deki ev ile Haydarpaşa, Haseki, Şişli Etfal ve diğer çalışma ortamları arasında yıllarca mekik dokuyor. Acı, tatlı pek çok anı ve derin bir bilgi birikimi ile 1932 yılında tibbiyeyi bitirdiğinde çocukluk düşlerinin bir bölümünü tamamlıyor. Böylece önünde, bilgilerini uygulamaya geçireceği heyecan verici bir gelecek onu bekliyor.
Akademiden özel kliniğe giden yol
Pakize Hanım yaşamında pek çok ilki barındıran bir kişi. Atatürk’e borçlu olduğumuz ve 1933 yılında kabul edilen üniversite yasası ile Tıp Fakültesi’nde kadın hastalıkları ve doğum alanında uzmanlık eğitimi almaya başlayan grupta yer alan ilk kadın asistan oluyor. Profesör Liepmann ile birlikte pek çok operasyona giriyor ve o dönemin koşullarında gerçekleştirilmesi güç tedavileri uyguluyor. Uzmanlık sınavını verdiğinde önünde ABD’de eğitime devam etme, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kürsüsü’nde çalışma ve serbest hekimlik yapma seçenekleri arasından Türkiye’de kalıp ülkesine hizmete devam etmeyi düşünüyor. Evlenmek üzere kendisini bekleyen Afgan Kralı Amanullah Han’ın yeğeni Fettah Tarzi Bey‘i de unutmuyor, 1935 yılında evleniyorlar.
Evinin işleri gereği yurtdışında ikamet etme zorunluluğu, evlilik ile değişen günlük yaşam akışı, iki zahmetli doğum Pakize Hanım’ı tıp camiasından koparamıyor. Doçentlik için tez çalışmalarına başlıyor. Ankara’dan gelen bir başka adayın kuvvetle muhtemel, önceden planlanmış başarısı bile onu yıldırmıyor ve tezi kabul ediliyor. Sınav ameliyatı çok başarılı geçiyor; fakat ders verme bölümünde, istenen 45 dakikalık süreden kısa sürdüğü gerekçesi ile doçentliği kabul edilmiyor. Bunun üzerine istifasını verip üniversiteden ayrılıyor.
Bu ayrılığı belki de Türk tıbbı için bir dönüm noktası oluyor. Pakize Hanım, özel muayenehanesinde hasta kabul etmek yerine son gelişmelerin yakından izlenip uygulanabildiği, hem hastanın hem de hekimin en iyi koşuları bulabildiği bir klinik açmak için var gücü ile çalışmaya başlıyor. Şişli ilçesinde, 21 Temmuz 1949 tarihinde, şu ana kadar Turkiye’deki en uzun ömürlü özel klinik olan Dr. Pakize İ. Tarzi Kliniği faaliyete giriyor.
Öncelikli olarak Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilim Dalı’na hizmet veren klinik, yıllar içinde kendini geliştirerek genel cerrahi, KBB, göz hastalıkları, plastik ve rökonstrüktif cerrahi, üroloji, tüp bebek gibi alanlarda da hizmet sunmaya başlıyor.
İlginizi çekebilir
- İz Bırakan Kadınların Hikâyeleri «Onlyherstory»
- Ben-Sen-Onlar: Sanatçı Kadınların Yüzyılı
- Lady Montagu ve Şifacı Kadınlarımız
- Bağışçılık Tarihimizden bir «Kadın Hakları» Kampanyası
- Yarmayanlar: Üç Kuşak Sanayici Bir Ermeni Ailesi
- Afife Batur ile «Mimarlık Tarihi»
- 1865’te Çizilen İstanbul Salgın Haritası
- Pul Tarihinde Kadının Görünümü
- «Tarihte Kamu Sağlığı» Kitapları
0 Yorum bulunuyor “Türkiye’nin İlk Kadın Doğum Uzmanı «Pakize Tarzi»”